www.musluman.biz

12 Mart 2012 Pazartesi

ÇOCUKLARA AKAİD

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler




İBADET BÖLÜMÜ


1.    Gökleri, Yeri ve Çevremizde Gördüğümüz Diğer Şeyleri Yaratan Kimdir?
Sevgili Çocuklar,
Şunu iyi bilin! Gökleri, yeri, güneşi, ayı, de­nizleri, nehirleri, ağaçları, kuşları, dağları, erkekleri, kadınları, mü’minleri, kâfirleri yaratan Allah Teâlâ’dır. Eksiklik ifade eden hiçbir sıfatı olmayan Allah, gördüğümüz ve melekler gibi göremediğimiz her şeyin yaratıcısıdır.
Var olan her şeyin yaratıcısı Allah Teâlâ’­dır.
2.    Allah Nerede?
Bizi yaratan, yaşatan ve sahip olduğumuz her şeyi yokken var eden Allah, göklerin üstünde, arşının üzerindedir. Allah bütün insanları, yaptığımız her şeyi, iyilik veya kötülük yapanı da görür. Allah, güzel işler yapan mü’­minleri cen­nete koyar. Kötü işlerle meşgul olan kâfirleri ise cehenneme atar.
3.    Allah Bizi Niçin Yarattı?
Sevgili Çocuklar,
Allah bizi çok önemli bir sebeple ve çok bü­yük bir görev için yarattı.
Allah bizi kendisine kulluk etmemiz ve güzel işler yapıp kötülüklerden uzak durmamız için yarattı.
Şu ayet de Allah’ın bizi niçin yarattığını ifa­de eder:
“Cinleri ve insanları sadece bana kulluk etmeleri için yarattım.”[1]
Bu ayet, Allah’ın cinleri de insanları da ancak kendisine kulluk etmeleri, sözüne kulak vermeleri, emirlerine itaat edip günahlardan ve kötü işlerden uzak durmaları için yarattığını gösteriyor.
4.    İbadet Nedir?
İbadet, Allah’ın emrettiği ve yasakladığı ko­nu­larda O’na itaat etmektir.
Allah bize namazı, zekâtı, orucu, anne ve babamızın sözünü dinlememizi emretmiştir. Ayrıca her zaman güzel ve hayırlı işler yapmamızı ve şöyle dememizi istemiştir: “Ey Rabbimiz! İşittik ve itaat ettik. Biz bütün bu güzel işleri son derece mutlu bir şekilde yapıyoruz.”
Allah bizlere hırsızlığı, yalanı, hile ve aldatmayı ve anne-babamıza karşı gelmemizi yasaklamıştır. Ayrıca her zaman kötü işlerden uzak durmamızı ve şöyle dememizi emretmiştir: “Ey Rabbimiz! İşittik ve itaat ettik. Biz kötü işleri asla mutlu bir şekilde yapmayız. Çünkü biz âlemlerin Rabbi’ne inandık ve boyun eğdik.” 

5.    İbadet Çeşitleri:
Sevgili Çocuklar,
İbadet çeşitlerini mutlaka öğrenmelisiniz. Çünkü böylece Allah’a karşı kulluk görevinizi gerektiği gibi yaparsınız. Sonunda da Allah sizden razı ve memnun olur ve sizi cennetine koyar.
İşte ibadet çeşitleri:
A.   Dilin İbadeti:
Dilin ibadeti, dille hayırlı ve iyi işler yapmaktır. Örneğin Kur’an okumak, doğru konuşmak, Allah’ı zikretmek, yalandan uzak durmak, kimsenin arkasından dedikodu yapmamak, yanlış şeyleri dile getirmemek, insanlara iftira etmemek gibi.
Eğer bunları ve benzeri şeyleri yaparsanız, Allah’a dilinizle ibadet etmiş olursunuz.
B.   Kalbin İbadeti:
Kalbin ibadeti, kalple güzel ve iyi şeyler yapmaktır. Örneğin Allah’ı sevmek ve O’nu razı/memnun edememekten korkmak, O’na gü­venmek, emirlerine uymak, yasaklarından uzak durmak, bizden razı olmasını ve bizi cennete koymasını istemek, bize öfkelenmemesini ve bizi cehenneme atmamasını dilemek, mü’minleri sevmek ve kendimiz için istediğimiz şeyleri onlar için de istemek gibi.
Ayrıca çocuklar, kalbinizle tüm kötülükler­den uzak durmanız da gerekir. Allah’tan başka­sından korkmamak, Allah’tan başkasına güve­nip dayanmamak, hiç kimseyi Allah’ı sevdiğimiz gibi sevmemek, mü’minlere kin tutmamak, kibirli olmamak ve insanlarla alay etmemek gibi.
Bunları ve benzeri şeyleri yaptığınız zaman Allah’a kalbinizle ibadet etmiş olursunuz.
C.   Bedenin İbadeti:
Bedenin ibadeti, bedenle hayırlı ve güzel işler yapmaktır. Beş vakit namazı sürekli kılmak, insanlar için sürekli iyi işler yapmak, Allah yo­lunda çalışmak gibi.
Bedeni kötü işlerden uzak tutmak da ibadettir: Müslümanlara sıkıntı vermemek, onlarla dövüşmemek, kötü işler yapmamak, Allah’ı kızdıracak konularda gayret göstermemek gibi.
Bunları ve benzeri şeyleri yaptığınız zaman bedeninizle ibadet etmiş olursunuz.
6.    Allah’a Nasıl İbadet Ederiz?
Allah’a ibadet etmenin yolları şunlardır:
·       Allah’ın emirlerine itaat etmek, uzak du­rulmasını istediği şeylerden uzak durmak.
·       Daha önce de geçtiği gibi dilin, kalbin ve bedenin ibadetini sadece Allah için yapmak.
·       Bütün amel ve işlerle sadece Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmak.


TEVHİD BÖLÜMÜ



1.    Tevhid Nedir?
Sevgili Çocuklar,
Şunu çok iyi bilin: Allah birdir. O’nun ortağı yoktur. O’nunla beraber başka ilahlar yoktur. O’nun eşi, çocukları, babası, annesi ve herhangi bir akrabası da yoktur.
O, her şeyin sahibidir.
O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ama bütün insanlar Allah’a muhtaçtır.
Allah insanlara malından, rızkından ve nimetlerinden verir. Ama O’nun insanlara ihtiyacı yoktur.
Allah Kur’an’da şöyle buyurdu:
“De ki o Allah birdir. O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O, doğurmamıştır, doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir.”[2]
İşte tevhid, Allah’ın birliğini, doğmadığını ve doğurmadığını, eşinin ve benzerinin bulunmadığını, yanında başka bir varlığın olmadığını kabul etmek demektir.
2.    Tevhid Çeşitleri:
Sevgili Müslüman Çocuklar!
Tevhidin 3 çeşidi vardır:
a.     Rubûbiyyet tevhidi
b.    Ulûhiyyet tevhidi
c.     İsim ve sıfatların tevhidi
3.    Rubûbiyyet Tevhidi:
Rubûbiyyet kelimesinin anlamı yaratma, rızık verme ve idare etmedir. Rubûbiyet tevhidi ise bizim şu üç noktaya gönülden inanmamız ve bu imanımızı dilimizle söylememizdir:
a.     Allah göklerde ve yerde bulunan her şeyin; insanların, hayvanların, kuşların, dağların, güneşin, ayın… yaratıcısıdır.
b.    Allah yarattıklarının rızkını verendir. Allah bulutu yürütür, yeryüzüne yağmuru indirir ve böylece insanların ve hayvanların yemeleri için meyveler, sebzeler ve çeşitli ürünler yaratır.
c.     Allah geceyi ve gündüzü idare edendir. Allah hayat veren ve öldürendir. Allah yarattıklarını daima gözetir, onlara ikramlarda bulunur ve nimetlerinden verir.
İşte sevgili çocuklar, Allah’ın bizi yarattığına, bize rızık verdiğine, bizi koruyup gözettiğine, işlerimizi tek başına -O’nun ortağı yoktur-  idare ettiğine inanırsanız rubûbiyyet tevhidini gerçekleştirmiş ve Allah’ın bu açıdan bir olduğunu kabul etmiş olursunuz.

4.    Ulûhiyyet Tevhidi:
Ulûhiyyet tevhidinin anlamı, tüm güzel amel ve işlerimizi sadece Allah için yapmamızdır. Çünkü Allah’ın eşi ve benzeri yoktur.
Biz namazımızı sadece Allah Teâlâ için kılarız.
Biz zekâtımızı sadece Allah Teâlâ için veririz.
Biz orucumuzu sadece Allah Teâlâ için tutarız.
Biz haccımızı sadece Allah Teâlâ için yaparız.
Sadece Allah Teâlâ’dan yardım isteriz.
Sadece Allah Teâlâ’ya tevekkül eder[3], dayanırız.
Biz kurbanımızı sadece Allah Teâlâ için keseriz.
Biz sadece Allah Teâlâ’ya dua ederiz.
Korunma, yardım ve başarı dilediğimiz zaman sadece Allah’a dua ederiz. Çünkü O’nun eşi ve ortağı yoktur.
Daha önce öğrendiğimiz dilin, kalbin ve bedenin amelleri de sadece Allah için yapılır çocuklar. Bütün bu ameller hayatta olsun olmasın herhangi bir insan için asla yapılamaz.
Allah’ın her şeye gücü yeter. Göklerin ve yerin idaresi Allah’ın elindedir.
İşte bu şekilde bütün amel ve işlerini Allah Teâlâ için yaptığın zaman, ulûhiyyet tevhidini yerine getirmiş ve Allah’ın birliğini bu şekilde kabul etmiş olursun.
5.    İsim ve Sıfatlarda Tevhid:
Sevgili Çocuklar,
Allah Teâlâ’nın
a.     Esmâ-i Hüsnâ dediğimiz çok güzel isimleri vardır. Semi’/her şeyi duyan, Basîr/her şeyi gören, Kadîr/her şeye gücü yeten, Alîm/her şeyi bilen, Halîm/kullarına karşı yumuşak olan… gibi.
b.    Üstünlük ifade eden sıfatları vardır. Duymak, görmek, kudret/her şeye gücü yetmek, ilim/ bilgi sahibi olmak ve hilim/ yumuşak olmak… gibi.
Hepimizin bu isim ve sıfatlara inanmamız ve onları kabul etmemiz gerekir.
Allah Teâlâ’nın kendisinden başkasının bilemeyeceği daha pek çok isim ve sıfatı vardır.
Allah’ın isim ve sıfatları, bizim isim ve sıfatlarımız gibi değildir. Allah hiçbirimize benzemez.
Sevgili Çocuklar,
Şu kuralları iyice öğrenmeniz gerekir:
a.     Biz, Allah’ı hiç kimseye benzetmeyiz. Asla “Allah güneş gibidir, yere benzer, bulut gibidir, insana benzer..” gibi şeyler söylemeyiz. Bunların hepsi de haramdır, dinimizde kesin olarak yasaklanmıştır. Çünkü biz Allah’ı görmedik ki O’nun neye benzediğini söyleyelim!
b.    Biz Allah Teâlâ’nın duymadığını, görmediğini, güçsüz olduğunu… da asla söylemeyiz. Çünkü bunlar da dinimizde yasaklanmıştır.
c.     Biz Allah Teâlâ’nın ve Sevgili Peygamberimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bildirdiği bütün isim ve sıfatları kabul ederiz.
İşte Allah’ın isim ve sıfatlarını öğrenir ve kabul edersen, her ikisinde de Allah’ın eşi ve benzeri olmadığına gönülden inanırsan bu açıdan da Rabbimiz'i tevhid etmiş olursun.
6.    Tevhidin Yolu:
Tevhid için;
— Rubûbiyyetin Allah’a ait olduğunu kabul etmeliyiz. Yani Allah’tan başka yaratan, rızık veren ve gözetip idare eden yoktur.
— Ulûhiyyetin de Allah’a ait olduğuna inanmalıyız. Yani biz hiçbir işimizi Allah’tan başkası için yapmayız.
— Allah’ın güzel isimleri ve üstünlük ifade eden sıfatları olduğunu da bilmeliyiz. Bu isim ve sıfatlarda Allah’a benzeyen ve O’na ortak olan da yoktur.
İşte sevgili çocuklar, böylece Allah katında gerçek tevhid edenlerden oluruz.
7.    Allah Katında Tevhidin Ödülü:
Anlattığımız şekilde Allah’ın bir olduğunu kabul eden kişi, Allah katında salihlerden ve mü’min kişilerden olur. Allah onun günahlarını ve hatalarını affeder. Onu cennetine alır ve ona dilediği, istediği, sevdiği her şeyi verir.



ŞİRK BÖLÜMÜ



1.    Şirk Nedir?
Sevgili Çocuklar,
Şirk, Allah ile beraber başka bir ilah kabul etmemiz ve sevgimizi, namazımızı, zekâtımızı, orucumuzu yani Allah için yaptığımız her şeyi bu ilah için yapmamızdır.
2.    Şirk Çeşitleri:
Şirk iki çeşittir:
a.     Büyük şirk
b.    Küçük şirk

3.    Büyük Şirk ve Çeşitleri:
Büyük şirk, Allah’ın asla sevmediği, kabul etmediği ve kesinlikle affetmediği şirktir. Allah bu şirke düşeni cehenneme atar ve bir daha da oradan çıkartmaz.
Büyük Şirkin Çeşitleri:
Büyük şirkin pek çok çeşidi vardır:
a.     Allah’la beraber başka ilahlar kabul etmek, onların Allah gibi yaratıcı olduğuna, Allah gibi rızık verdiğine ve Allah gibi her şeyin idaresini elinde bulundurduğuna inanmak.
b.    Dil, kalp ve bedene ait herhangi bir ameli Allah’tan başkası için yapmak.
c.     Allah’ın yasakladığı bir konuda bir insana itaat etmek. Örneğin başkasına itaat ederek Allah’ın helal kıldığı bir şeyi haram, yasakladığı bir şeyi de helal kabul etmek.
d.    Allah’ı yarattıklarına benzetmek. Örneğin Allah da insanlar gibi duyar ve görür demek ya da Allah’ın isim ve sıfatlarını kabul et­memek.
4.    Büyük Şirkin Cezası:
Sevgili Çocuklar,
Bu şirk çeşitlerinden herhangi birine düşen cehenneme girer ve oradan bir daha asla çıkamaz. Çünkü Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur:
“Allah şirki asla affetmez. Ama bunun dışındaki tüm günahları dilediği kişiler için affeder.”[4]
Bu âyetten Allah’ın şirki asla affetmediğini öğrenmekteyiz. Ama diğer günahları Allah di­lerse affeder.
Demek ki büyük şirk, Allah katında çok büyük ve tehlikeli bir suç. Öyleyse bu şirke düşmemek için son derece dikkatli olmalıyız.
5.    Küçük Şirk ve Çeşitleri:
Küçük şirk, Allah’ın sevmediği bazı söz ve davranışlardır. Pek çok çeşidi vardır. Size iki örnek vereceğim:
a.     Allah’tan başkası adına yemin etmek: Örneğin; Peygamberin üstüne, babamın üstüne, annemin hayatına yemin olsun ki demek.
Bunların hepsi haramdır, haramdır, haramdır ve şirktir.
Eğer illa yemin etmemiz gerekiyorsa Allah’ın adıyla yemin ederiz.
Başka birinin adı ile yemin edilince Allah’ın bu günahı affetmesi için “Lâ ilâhe illallah/ Allah’tan başka ilah yoktur” demek gerekir.
 Mavi boncuk ve katır boncuğu takmak: Bun­ların hepsi haramdır.
İnsanların başarı, şans ve yardım sebebi olduğuna inandığı bu şeyleri sakın takmayın çocuklar. Eğer başarı, şans ve yardım istiyorsanız Allah’ın sözünü dinleyin ve O’na dua edin. Allah duanızı kabul eder. Çünkü O, çok cömerttir. Salih ve iyi kullarına ikram ve yardım etmeyi çok sever.
6.    Küçük Şirkin Cezası:
Küçük şirke düşen kişiyi Allah cehennemde cezalandırır. Ancak bu kişi büyük şirk işleyen kişi gibi cehennemde sonsuza kadar kalmaz.
7.    Şirkten Nasıl Uzak Durulur?
Sevgili Çocuklar,
Şirkten uzak durmak için tevhidi çok iyi bilmek gerekir. Biz bundan önceki bölümde tevhidi çok ayrıntılı bir şekilde açıkladık. O konuyu tekrar tekrar okuyun ki şirkten uzak kalın ve cennete girin.




SEVGİ VE NEFRET BÖLÜMÜ

1.    Kimi Sever, Kimi Sevmeyiz?
Sevgili Çocuklar,
Allah Teâlâ bize Allah’ı ve Peygamberimiz’i (sallâllâhu aleyhi ve sellem) seven mü’minleri sevmeyi, Allah’ı ve Peygamberimiz’i (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sevmeyen bozguncu kafirleri ise sevmemeyi öğretmiştir.
Şu âyeti dikkatle okuyun:
“Müminler, müminleri bırakıp kafirleri dost edinmesinler;
kim böyle yaparsa Allah katında bir değeri yoktur.”[5]
“Allah katında bir değeri yok” ifadesi şu anlama gelir: Yani Allah onu sevmez ve ona azap eder.
Âyet, bize Allah’ın kafirleri sevmemizi istemediğini öğretiyor. Çünkü Allah, kafirleri seveni sevmez. Ona kızar, azap eder ve cehenneme atar.
Allah’tan başkasına kulluk edip tapan kişilere kafir denir. Hz. İsa’ya tapanlar, Yahudiler, güneşe ve ateşe tapanlar ya da Allah’tan başka ilah için amel edenler gibi.
Bizim Allah’a inanan ve Müslüman olan ki­­­şileri sevmemiz gerekir. Allah’ı ve Peygamberimiz’i (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sevmeyen kafirleri biz de sevmeyiz. Böylece Allah bi­zi sever ve cennetine kabul eder. 
2.    Mü’minleri Seven Kişinin Ödülü:
Mü’minleri ve Müslümanları seven kişinin ödülü Allah’ın sevgisi, rıza ve memnûniyeti, sı­nır­sız nimet ve cennettir.

3.    Kafirleri Seven Kişinin Cezası:
Allah’ı ve Peygamberimiz’i (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sevmeyen kafirleri seven kişinin cezası ise; Allah’ın sevgisinden yoksun kalmak, öfkesini çekmek ve cehenneme girmektir.




 HÜKÜM SADECE ALLAH'A AİTTİR BÖLÜMÜ


1.     “Hüküm sadece Allah’a aittir”[6] Âyetinin Anlamı:
Allah Teâlâ bu âyette hüküm ve karar ver­me yetkisinin sadece kendisine ait olduğunu bildiriyor.
Allah hüküm verir ve şöyle der: “Şu helaldir, bu ise haramdır.” Bu hükmü sadece ve sa­dece Allah verebilir.
Yine aynı şekilde Allah bize “Şöyle yapmayın, böyle yapın” der. Çünkü biz hepimiz Allah’ın küçük kullarıyız. O eksiklik ifade eden sıfatlardan uzaktır. O, her şeyin sahibidir. Emreden ve yasaklayan da Allah’tır. Allah dilediğini yapabilir. O, her şeye kadirdir.
Allah’ın verdiği hükümler Kur’ân-ı Kerîm’­de ve Sevgili Peygamberimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sünnetinde yer almaktadır.
Allah her konudaki hükmünü belirtmiştir. Allah’ın hüküm ve kararının belli olmadığı bir konu yoktur.
Biz Allah’ın hükümlerine gönül rızasıyla ve mutlu bir şekilde uyarız. Çünkü böylece yaratıcımız, idarecimiz ve nimet vericimiz Allah’a itaat etmiş oluruz.
Allah Kur’an’da dedikodu, yalan, anne babaya isyan ve hırsızlık haramdır dediği zaman biz de “Dinledik ve hepsine itaat ettik, uyduk. Bunların hepsi haramdır” deriz.
Allah Kur’an’da alışveriş, ticaret, miras helaldir dediği zaman biz de “Dinledik ve itaat ettik, uyduk. Bunların hepsi helaldir” deriz.
Her konuda Allah’ın verdiği hüküm ve kararı bilmeli ve uygulamalıyız. Böylece “Hüküm sadece Allah’a aittir” âyetini de anlamış ve uygulamış oluruz.
Aynı şekilde Sevgili Peygamberimiz’in (sal­lâl­­lâhu aleyhi ve sellem) hadîs-i şeriflerinde em­rettiklerini de yaparız. Çünkü Peygamber’e (sallâllâhu aleyhi ve sellem) itaat eden, O’nun sözünü dinleyen Allah’a itaat etmiş olur.
2.    Hüküm Niçin Sadece Allah’a Aittir?
Sevgili Çocuklar,
Bu soruya cevap vermek gerçekten de çok kolay. Çünkü Allah göklerin ve yerin sahibidir. Her şeyi Allah yaratmıştır. Yarattığı her şeyin rızkını da Allah vermektedir. Tabii ki yarattıklarına bazı şeyleri emretmesi, bazı şeyleri de yasaklaması gerekir.
Yeryüzü, Allah’ın yeryüzüdür.
Gökyüzü Allah’ın göğüdür.
Yaratılmışlar, Allah’ın yarattıklarıdır.
Rızık, Allah’ın rızkıdır.
Kısacası her şey, her şey Allah’a aittir.
Bu sebeple hüküm de sadece ortağı olmayan Allah’a aittir.
Çünkü O’ndan başka rızık veren yoktur.
Çünkü O’ndan başka yaratıcı yoktur.
Çünkü O’nun hiçbir konuda ortağı yoktur.
3.    Hükmün Allah’tan Başkasına Ait
Olması Mümkün mü?
Hüküm verme yetkisi sadece Allah’a aittir. Allah’la beraber başka birinin hüküm verme imkanı yoktur.
Hiç kimse Allah ile beraber evreni idare edemez.
Hiç kimse Allah ile beraber rızık veremez.
Çünkü Allah yaratır, rızık verir, idare eder.
O kendi başına hüküm verir.
Allah’tan başka yaratıcı, rızık veren ve idare eden olmadığına göre O’ndan başka hüküm veren de olamaz.
4.    Allah’ın Hükmüne Uymayıp Farklı
Karar Veren Kişinin Cezası:
Sevgili Çocuklar,
Allah kendi hükmü dışında hükmedip karar veren kişiyi cezalandırır ve cehenneme atar. Çünkü o kişi böyle davranarak sanki ken­di­sini Allah’a benzetmekte ve kendini O’na ortak ka­bul etmektedir. 
Biz hiç kimsenin Allah gibi olamayacağını ve Allah’ın ortağı bulunmadığını biliyoruz. Bu sebeple Allah, kendisini Allah’a denk tutan kişiye azap eder ve onu cehenneme atar. Orası ne kötü bir yerdir.
5.    Allah’ın Hükmüne Uymayıp Farklı
Karar Verene İtaat Edenin Cezası:
Allah’ın hükmü dışında bir karara boyun eğen, Allah katında cehennemlik olur. Çünkü o Allah’ın hükmüne değil, başkasının hükmüne itaat edip boyun eğmiştir. Bu sebeple de Allah onu cehenneme atar.





İSLÂM BÖLÜMÜ


1.    İslâm Nedir?
Sevgili Çocuklar,
İslâm, teslim olmak, Allah’ın tüm emir ve ya­saklarına boyun eğip itaat etmek demektir.
Müslüman her zaman Allah’ın emirlerini dinler ve bunları uygular. Allah’ın yasakladıkla­rından ise uzak durur.
Müslüman kendisini Allah’a yaklaştıracak olan güzel amelleri yapar. Namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak, Müslümanlara yardım etmek, doğru sözlü, güvenilir ve samimi ol­mak gibi.
Müslüman Allah’ın öfkesine sebep olan kö­tü şeylerden uzak durur. Yalan, hırsızlık, hain­lik ve Müslümanlara sıkıntı vermek gibi.
Bunu iyice anladığınıza göre sevgili çocuklar, siz de güzel işler yapın ve kötülüklerden uzak durun ki gerçek Müslümanlardan olasınız.
2.    İslâm’ın Şartları
Sevgili Çocuklar,
İslam dini beş temel üzerine kurulmuştur:
a.     Kelime-i şehâdet: Allah’tan başka ilah yok­tur. Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir.
b.    Namaz kılmak
c.     Oruç tutmak
d.    Zekat vermek
e.     Gücü yetenin hacca gitmesi
Bunlar İslâm’ın rükünleri, yani şartlarıdır. Her müslümanın bu rükünleri öğrenmesi ve uygulaması gerekir.

3.    “Lâ ilâhe illallah/ Allah’tan başka ilah
yoktur” Şehadetinin Anlamı:
Bu ifade Allah katındaki en büyük tanıklıktır.
Bu şehadetin anlamı şudur: Allah’tan başka ilah yoktur. Yani ibadetlerimizi ve güzel amellerimizi kendisi için yapmamıza layık olan başka bir ilah bulunamaz.
Dilimizin, kalbimizin ve bedenimizin amel­leri­ni sadece ve sadece Allah için yaparız.
İşte bu şekilde hareket eden kişi “Allah’tan başka ilah yoktur” şehadetinin anlamını gerçekleştirmiş olur.
Fakat amel ve ibadetlerini başkası için yapan bu anlamdan uzaklaşır ve müşrik[7] olur.
Peki niçin amellerimizi sadece Allah için yapmalıyız?
Çünkü Allah bizim yaratıcımızdır.
O, bize rızık verir.
O, bize ikramlarda bulunur.
O, bize şefkat ve merhamet eder.
O, bize sahip olduğumuz her şeyi verir.
Biz hepimiz Allah’ı gönülden seviyoruz ve Allah’ın yapmamızı istediği amelleri yine sadece O’nun için yapıyoruz.
4.    “Muhammedür Rasûlullah/Hz.
Muham­med Allah’ın elçisidir” Şehadetinin Anlamı:
Bu ifadeyi söylerken şunu çok iyi bilmekte ve bu bilgimizi dilimizle söylemekteyiz:
Allah Teâlâ bütün insanlara dini, iyiliği, doğ­­­ruluğu öğretmek ve onları küfür, şirk ve kö­tü­lük­ten uzak tutmak için Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i göndermiştir.
Bu sebeple Allah, Hz. Muhammed’e (sal­lâllâhu aleyhi ve sellem) itaat eden ve O’nun sözlerine kulak veren kişileri cennete koyar, onları sever ve onlardan razı ve memnun olur.
Rasûlullah’a (sallâllâhu aleyhi ve sellem) isyan eden ve karşı gelen kişiyi ise Allah cehenneme atar, onu sevmez ve ona öfkelenir.
Sevgili Çocuklar,
Öyleyse biz Peygamber Efendimiz’in (sal­lâl­lâhu aleyhi ve sellem) sözlerini dinleyelim ve ona asla isyan etmeyelim. Böylece bu şeha­de­tin anlamını da gerçekleştirmiş oluruz.
Çocuklar,
Peygamber Efendimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sözlerine hadîs-i şerîf denir. Bu sözleri öğrenmeli ve onlara uygun hareket etmeliyiz. Böylece Allah’ın sevgisini kazanmış oluruz.
Çünkü Peygamber Efendimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem) sözüne uygun hareket eden Allah’a itaat etmiş olur.
5.    Namaz Kılmak:
Sevgili Çocuklar,
Allah bizlere günde beş vakit namazı farz kıl­mıştır:
·       Sabah Namazı
·       Öğle Namazı
·       İkindi Namazı
·       Akşam Namazı
·       Yatsı Namazı
Bu namazların belirli vakitleri vardır. Bu sebeple de her bir namazı kendi vaktinde kılmamız gerekir.
Gerçek Müslüman Allah’ın kendisinden memnun olmasını ister ve namazlarını vaktinde kılar.
Ayrıca namazın kılınışı ile ilgili kurallara da uymak gerekir.
Bu söylediklerimize dikkat ederek namazlarımızı kıldığımızda, bu ibadetin hakkını ver­miş ve Allah'ı razı ve memnun etmiş oluruz. Allah Teâlâ da Kur’an’da “Namazlarınızı (gerektiği gibi) kılın” buyurmuştur.[8]
6.    Zekat Vermek:
Zekat, zenginlerin mallarından alınıp fakirlere verilen para ve maldır. 
Zekat vermek ise zenginin malından belli bir kısmı fakir kişiye vermesidir.
Zekat, yeterli miktarda malı olan Müslümanlara farzdır.
Zekat, belirli ve sınırlı bir miktardır.
Allah’ın zekatı emretmesinin sebebi yiyecek ve giyecek bulamayan fakirlere yardım etmektir. Bu bize dinimizin şefkat ve adâlet dini olduğunu göstermektedir.
Sevgili Çocuklar,
Büyüdüğünüz zaman Allah size yeterince zenginlik verdiğinde bunun zekatını fakirlere verin. Böylece hem Allah Teâlâ’nın sevgisini kazanmış, hem de fakirlerin malınızdaki hakkını onlara vermiş olursunuz.
Allah Teâlâ “Zekâtı da verin”[9] buyurmuştur. Bu âyet size farz olan zekatı fakirlere verin, an­lamına gelir.
7.    Ramazan Orucu:
Sevgili Çocuklar,
Allah, her sene bir ay oruç tutmayı bizlere farz kılmıştır. Bu ay, Ramazan ayıdır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç size farz kılındı.”[10]
Oruç imsak vaktinde başlar, güneşin batmasıyla son bulur. İmsak, fecrin doğuş vaktidir. Bu süre içinde hiçbir şey yenmez ve içilmez. Bu ay bitene aynı şey tekrarlanır.
Bu ayda Allah gerçek mü’minleri affeder ve onları cehennemden kurtarır.
Müslüman, bu ayda oruç tutar ve hiç kimseye sıkıntı vermez. Başkalarına kötü söz söylemez. Sonunda da Allah onu affeder ve onu iyi kullarıyla beraber cennete koyar.
8.    Gücü Yetenin Hacca Gitmesi:
Sevgili Çocuklar,
Allah Teâlâ gücü yeten Müslümanların Kâ­be’yi ziyaret etmesini farz kılmıştır.
Allah şöyle buyurdu: Gücü yetenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.”[11]
Beyt, içinde Kâbe’nin bulunduğu Allah’ın evidir. Mescid-i Haram da dediğimiz bu yer Su­ûdî Arabistan’ın Mekke şehrinde bulunmak­tadır.
Beyti haccetmek ise orayı ziyaret ve orada Allah için ibadet etmektir.
Hac, sağlık ve maddî imkan bakımından uygun olan kişilere farzdır. Fakir kişi, Allah kendisine imkan verene kadar, hacca gidemeyebilir.
Allah ömrümüzde bir kere hacca gitmemizi farz kılmıştır. Birden fazla hacca gitmek de güzel ve iyi bir davranıştır.
Sevgili Çocuklar,
Büyüdüğünüz zaman Allah size sağlık, zenginlik ve yolculuk yapma imkanı verirse hac size de farz olur. O zaman bu farzı yerine getirmeye çalışın ki Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanabilesiniz.
9.    Nasıl Müslüman Olursunuz?
Müslüman olmak için şu noktaların mutlaka yerine getirilmesi gerekir:
1.    Gönülden inanarak Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun elçisi ol­duğuna tanıklık etmeniz gerekir. Bundan son­­ra tüm hayırlı ve güzel işleri sadece Allah için yapmalısınız. Peygamber Efendimiz’in (sal­lâll­âhu aleyhi ve sellem) sünnetine uymalı ve bu hükümleri en iyi ve en güzel şekilde yerine getirmelisiniz.
2.    Namazları vakitlerinde ve şartlarına uygun olarak kılmalı, asla geciktirmemelisiniz.
3.    Büyüdüğünüz zaman yeterli mala sahip olursanız zekatınızı mutlaka vermelisiniz.
4.    Ramazan ayında oruç tutmalı ve dilinizle elinizle Müslümanlara sıkıntı vermekten ka­çınmalısınız.
5.    Büyüdüğünüzde Allah size sağlık, mal ve güç verirse mutlaka hacca gitmelisiniz.
Bu şekilde sevgili çocuklar, gerçek Müslüman olursunuz. Rabbiniz sizden razı ve memnun olur. Sizi en güzel şekilde ve en iyi kullarıyla birlikte cennetine koyar.




İMAN BÖLÜMÜ


1.    İman Nedir?
Sevgili Çocuklar,
İman;
Allah’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna tanıklık etmek;
Rasûlullah’ı (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bildirdiği her konuda tasdik edip onaylamak;
sevgi ve itaat gibi kalbin bütün amellerini sadece Allah için yapmak
ve Allah’a tüm emirlerinde boyun eğip teslim olmaktır.
Ayrıca namaz kılmak, Kur’an okumak, zikir, dua, iyiliği tavsiye ve kötülükten alıkoyma gibi bedene ait bütün fiillerin de sadece Allah için yapılması gerekir. “Amel, imanın meyvesidir ve imanın kalpte yerleşmesine, kuvvetli olmasına sebep olur.”
Öyleyse imanı şöyle açıklamak mümkündür:
a.     Dille ifade: Kelime-i şehadet getirmek.
b.    Kalple onay/tasdîk: Rasûlullah’ın (sal­lâl­lâhu aleyhi ve sellem) bildirdiği her şeyi onaylamak.
c.     Kalbin ameli: Allah sevgisi, O’na itaat ve her konuda O’na boyun eğmek gibi.
d.    Bedenin ameli: Bedene ait amellerin her birini sadece Allah için yaparak imanı kuvvetlendirmek.
İşte iman budur. Çocuklar,  bu konuda çok dikkatli olmanız ve anlattıklarımızı gerçekleştirmeye çalışmalısınız.
Böylece Allah sizi sever ve sizden razı/ memnun olur.
2.    İmanın Şartları:
Sevgili Çocuklar,
İmanın şartı 6’dır:
a.     Allah’a inanmak
b.    Meleklere inanmak
c.     Kitaplara inanmak
d.    Peygamberlere inanmak
e.     Âhiret gününe inanmak
f.      Kaza ve kadere inanmak
3.    Allah’a İman:
Küçük Müslümanlar,
Allah’a iman; hiç şüphe taşımadan Allah Teâlâ’nın bu evrenin yaratıcısı olduğuna, hiçbir ortağının bulunmadığına, bitkileri O’nun büyüttüğüne, gökyüzünden yağmuru O’nun indirdiğine, hayatı O’nun verdiğine, canları O’nun aldığına, her şeyin tek yaratıcısının O olduğuna, tüm bu evreni sadece O’nun idare ettiğine inanmak demektir.
Allah’ın güzel isimleri ve üstünlük ifade eden sıfatları vardır.
Hiçbir şey O’nun gibi değildir. 
İsim ve sıfatlarında Allah’a benzeyen hiçbir şey yoktur.
Kulların -dil, kalp ve bedenle- yaptıkları amelleri sunmalarına tek layık da Allah’tır.
4.    Meleklere İman:
Sevgili Çocuklar,
Allah nurdan bazı varlıklar yaratmıştır. Biz onları göremeyiz. Bu varlıklar, meleklerdir. Onlar Allah’a ibadet eder ve her konuda O’na itaat ederler. Allah’ın emirlerine asla isyan etmezler.
Meleklerin bazı görevleri vardır çocuklar. İşte bu görevlerden bazıları:
1.    Cebrail’in (Aleyhisselam) görevi Allah’ın emriyle peygamberlere görevlerini bildirmek, Allah’ın emir ve yasaklarını onlara vahyet­mek­tir.
2.    Mikâil’in (Aleyhisselâm) görevi Allah’ın emriyle yağmur yağdırmaktır. Böylece insanlar ve hayvanlar için bitkiler yetişir.
3.    İsrâfîl (Aleyhisselâm) kıyamet gününde sûr denilen boruya üfleyecektir. Böylece bütün insanlar kabirlerinden çıkacaklar ve Allah Teâlâ’nın huzurunda hesap vermek için toplanacaklar. Bu melek şu anda Allah’ın sûra üfleme emrini beklemektedir.
4.    Allah bir insanın ölmesini istediği zaman ölüm meleği Azrâil (Aleyhisselâm) o insanın canını alır.
Bunların dışında değişik görevleri olan daha pek çok melek vardır. Örneğin Allah’ın arşını taşıyan melekler, cehennem ve cennet bekçisi olan melekler vardır.
Bizlere düşen meleklerin varlığına hiç şüpheye düşmeden inanmak ve görevlerini de kabul etmektir. Çünkü bu görevleri bize Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bildirmiştir.
5.    Kitaplara İman:
Allah peygamberlerine kitaplar indirmiştir. Bu kitaplarda insanlara hayır ve iyilik öğretilmiş, kötülüklerden uzak durmak gerektiği bildirilmiştir. Böylece peygamberler insanlara Allah’ın sevdiği ve razı olduğu konularla, sevmediği memnun kalmadığı şeyleri öğretmişlerdir.
İşte bu kitaplardan bazıları:
a.     Zebur:
Allah bu kutsal kitabı Hz. Davud’a (aley­his­selam) indirmiştir.
b.    Tevrat:
Allah bu kitabı Hz. Musa’ya (aleyhisselâm) indirmiştir.
c.     İncil:
Allah bu kitabı Hz. İsa’ya (aleyhisselam) in­dirmiştir.
d.    Kur’ân-ı Kerîm:
Allah bu kitabı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e indirmiştir.
e. Suhuf: Allah bazı peygamberlere suhuf, yani sayfalardan oluşan küçük kitaplar indirmiştir. Hz. İbrahim (sallâllâhu aleyhi ve sel­lem) bu peygamberlerden biridir.
Bize gereken Allah’ın indirdiği bu kitaplara ve içinde bulunan bilgilere inanmak ve bunları tasdîk etmektir.
Çocuklar,
Şunu iyi bilin! Kur’ân-ı Kerîm bu kitapların en üstünüdür. Çünkü Kur’an diğer kutsal kitaplarda bulunan hayır ve iyiliği taşıdığı gibi, bundan fazlasına da sahiptir. Kur’ân-ı Kerîm’in en son indirilmiş kutsal kitap olması da çok önemlidir.
6.    Peygamberlere İman:
Allah her millete kendilerine dinlerini öğretecek, onları tevhide ve hayra davet edecek ve kötülükten uzaklaştıracak bir peygamber göndermiştir. Bu peygamberlerin hepsi de doğru sözlü, güvenilir, cömert ve zeki kişilerdir.
Bazı peygamberler diğerlerinden üstündür. Ancak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bütün peygamberlerden üstündür.
Allah Kur’an’da bazı peygamberlerin isimlerini zikretmiştir. Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Eyyûb, Hz. İdris, Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. İsmail, Hz. Yusuf, Hz. Yakup, Hz. İshak, Hz. Harun, Hz. Süleyman, Hz. Davud,… gibi (Allah hepsine salât ve selam eylesin.)
Kur’an’da ismi geçmeyen pek çok peygamber vardır. Biz adı Kur’an’da geçsin geçmesin Allah’ın gönderdiği bütün peygamberlere inanırız.
7.    Âhiret Gününe İman:
Sevgili Çocuklar,
Âhiret günü, kıyamet günüdür. Bugünde bütün insanlar Allah’a hesap vermek için toplanırlar. Allah’a inanan, şirkten uzak duran, güzel işler işleyen, doğru sözlü ve ihlaslı olan kişi cennete girer. Allah’a şirk koşan ve güzel işler yapmayanlar ise cehenneme atılır.
Bizlere düşen kıyamet gününün geleceğine hiçbir şüphe duymadan inanmaktır. Bu günün ne zaman geleceğini Allah’tan başkası bilemez. Zamanı geldiğinde Allah İsrâfil meleğe sûra üflemesini emredecek. Bunun ardından bütün insanlar mezarlarından çıkacaklar. Mahşer yerine[12] Allah’ın kendilerini hesaba çekmesini beklemek için gidecekler.
İman edip güzel işler yapanlar cennetlere gidecekler. Kötü işler yapanlar ise cehennemlere atılacaklar.
8.    Kaza ve Kadere İman:
a.     Kader: Kader Allah’ın dünyada insan için verdiği hükümdür. Bu hükmü Allah’tan başkası bilemez. Örneğin insanın ne kadar yaşayacağı, dış görünüşü, bedeni, boyunun uzun­luğu, gelir kaynakları, ten rengi kaderdir, Allah’ın verdiği hükme göre olur. İşte Allah’ın, evrende olacak şeylerin zamanını, yerini, özelliklerini ve nasıl olacaklarını ezelde bilmesine kader denir.
b.    Kaza: Allah’ın kaderde bulunan şeyleri zamanı gelince yaratmasına kaza denir.
Şunları asla unutmamalısınız:
·       Allah, yarattıkları ile ilgili her şeyi daha onları yaratmadan önce de bilmekteydi. Allah yarattığı bütün varlıkların ömürlerinin ne kadar olacağını, geçim şekillerini, konuşacakları sözleri ve yapacakları bütün hareketleri bilir.
·       Allah daha hiçbir varlığı yaratmadan ön­ce onlarla ilgili her şeyi Levh-i Mahfuz’a yaz­­mıştır.
·       Allah’ın herhangi bir varlık hakkında ver­diği karar mutlaka gerçekleşir. Çünkü Allah’ın gücünün yetmeyeceği hiçbir şey yoktur.
·       Allah her şeyin yaratıcısıdır. O’nun benzeri ve ortağı yoktur.
9.    Nasıl Mü’min Olursunuz?
Şu noktaları gerçekleştirdiğiniz zaman mü’­min olursunuz:
a.     Allah’ın tek ilah olduğuna gönülden inan­malısınız. O’nun eşi, benzeri ve ortağı yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Her şeyin idaresi O’ndadır. En güzel isimler O’na aittir. Kulluğa sadece ve sadece Allah layıktır.
b.    Meleklerin varlığına inanmalısınız. Melekler nurdan yaratılmışlardır. Biz onları göremeyiz. Onların Peygamber Efendimiz’in (sal­lâll­âhu aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerinde bildirdiği özel görevleri vardır.
c.     Allah’ın kutsal kitaplar indirdiğine inan­malısınız. Bu kitaplar Allah’ın bir olduğunu, O’na kulluk etmek gerektiğini anlatır ve insanları kötülüklerden uzak tutar.
d.    Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek için pek çok peygamber gönderdiğine inanmalısınız.
e.     Allah’ın kıyamet gününde hesaba çekmek için bütün insanları bir araya toplayacağına inanmalısınız. Bunun ardından gerçek mü’minler cennete, müşrikler, kafirler ve bozguncular ise cehenneme gireceklerdir.
f.      Her şeyi Allah’ın yarattığına ve bütün yaratılmışlarla ilgili her şeyi bildiğine, bu bilgisini levh-i mahfuza yazdığına inanmalısınız. Allah dilediğine hükmeder ve dilediğini gerçekleştirir.



İHSAN BÖLÜMÜ


1.    İhsan:
Sevgili Çocuklar,
İhsan, bütün işlerinizi en güzel ve mükemmel şekilde yapmanızdır. Örneğin; namaz kılacağınız zaman, önce en güzel şekilde abdest almalısınız. Bunu yaparken hiçbir şartı unutmamalısınız. Sonra namaza başlayabilirsiniz. Namaz kılarken de huşu ve huzur içinde olmalı, okuduğunuz sûre ve duaların anlamlarını düşünmelisiniz. Namaz kılarken acele etmemeye ve dünya ile ilgili bir şey düşünmemeye gayret etmelisiniz. Ayrıca namazın hiçbir şart ve kuralını da atlamamalısınız.
Böyle yaptığınız zaman namazınızda ihsan sahibi olmuş olursunuz. İşte bunu bütün ibadet ve davranışlarınızda yapmaya çalışmalı ve böylece ihsan sahibi kullardan olmalısınız. İba­detlerini güzel bir şekilde yapan, dinini de güzelleştirmiş olur. Böyle insanlara muhsin denir.
Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) ihsanı şöyle tanımlamıştır: “İhsan, Allah Teâlâ’ya O’nu görüyormuş gibi ibadet ve kulluk etmendir. Çünkü sen O’nu görmesen de Allah seni daima görmektedir.”[13]
2.    “Allah’ı Görür Gibi İbadet Etme”nin
Anlamı
Sevgili Çocuklar,
Allah’ın bizi gördüğünü hiç unutmamalı ve davranışlarımızı ona göre ayarlamalıyız.
Namaz kılarken Allah’ın bizi gördüğünü hatırlarız ve namazımızı güzel kılarız.
Oruç tutarken Allah’ın bizi gördüğünü hatırlar ve orucumuzu en güzel şekilde tutarız. Zekatımızı verirken Allah’ın bizi gördüğünü hatırlarız ve zekatımızı en güzel şekilde, verdiğimiz kişiyi incitmeden ve gizlice veririz.
Yolda yürürken Allah’ın bizi gördüğünü hatırlar ve yoldan insanlara sıkıntı verecek şeyleri kaldırırız, yürürken de kimseyi rahatsız etmeyiz.
Ders çalıştığımız zaman Allah’ın bize bakmakta olduğunu hatırlarız ve bu görevimizi en güzel şekilde yerine getiririz.
İşte böyle sevgili çocuklar,
Her zaman Allah’ın bizi gördüğünü hatırlamalı ve daima O’nun istediği şekilde hareket etmeye çalışmalıyız. Böylece Allah’ın sevdiği ve razı olduğu muhsinlerden oluruz.
3.    Nasıl Muhsin Olursunuz?
Muhsin olmak için nerede olursanız olun, ne yaparsanız yapın Allah’ın sizi gördüğünü hatırlamanız gerekir çocuklar. Allah bizi her zaman görür, içimizden geçen düşünceleri bile bilir.
Tabii ki Allah Teâlâ’nın huzurunda bütün işlerimizi en güzel şekilde yapmamız gerekir. Allah bizi görüyorken O’nun hoşuna gitmeyen işleri nasıl yapabiliriz?
İşte bu şekilde düşünürken yaptığımız tüm işleri en güzel şekilde yaparız ve muhsinlerden ve nimet dolu cennete girenlerden oluruz.
4.    İslam, İman ve İhsan Arasındaki Fark:
·       İhsan, imandan daha üstündür.
·       İman da İslâm’dan üstündür.
·       İslâm, Allah’ın kabul ettiği, razı olduğu tek dindir.
İnsan, önce Müslüman olur. Sonra Allah’ın razı ve memnun olacağı güzel işler yapmaya çalışarak  mü’min olur. Sonra Allah Teâlâ için çok daha güzel işler yapmaya çalışır ve muhsin olur. Böylece cennete girmeye de hak kazanır.


KIYAMET ALÂMETLERİ
(İŞARETLERİ)  BÖLÜMÜ


1.    Kıyamet gününün işaretleri:
Sevgili Çocuklar,
Kıyamet günü gelmeden önce gerçekleşecek bazı olaylar vardır. Bunlara hiç şüphe duy­madan inanmamız gerekir.
İşte bu olaylar:
·       Kör Deccalin çıkışı
·       Hz. İsa’nın yeryüzüne inmesi
·       Ye’cûc ve Me’cûc’ün çıkması
·       Dâbbe’nin çıkması
·       Güneşin batıdan doğması
2.    Mesih Deccal kimdir?
Sevgili Çocuklar,
·       Gerçek Mesih: Gerçek Mesih Hz. İsa (aleyhisselam)’dır. Hz. İsa Allah’ın gönderdiği ve kendisine İncil isimli kutsal kitabı indirdiği bir peygamberdir.[14]
·       Mesih Deccal: Bu, yalancı ve hileci bir kişidir. Kendisinin Allah olduğunu söyler ve insanları kandırmaya çalışır.[15]
3.    Mesih Deccal Nereden Çıkacak Ve Özellikleri Nelerdir?
Deccal Şam ile Irak arasındaki bir yolda çıkar. Mekke ve Medine dışındaki her şehre girer. Çünkü Allah ona bu iki şehre girmeyi haram kılmıştır.
Deccal, çirkin yüzlü, tek gözü kör, karışık saçlı biridir. İki gözünün arasında k-f-r yani kafir yazmaktadır.
Deccal’in alnındaki bu yazıyı sadece gerçek mü’minler okuyabilirler. Böylece Deccal onlara yalan söyleyemez ve onları kandıramaz.
 Deccal Ne Yapacak?
Deccal, Allah’ın mü’minle kafiri birbirinden ayırmak için gönderdiği bir imtihandır.
Kim Deccal’i tanır ve ona uymazsa gerçek mü’mindir ve Allah katında kazananlardan olur.
Kim de Deccal’i tanımaz, onun sözlerini dinler ve ona uyarsa gerçek kafirdir ve Allah katında her şeyini kaybeder.
Allah, Deccal’e insanları kandırmada kullanacağı bazı özellikler vermiştir:
·       Deccal gökyüzüne yağmur yağdırmasını emreder ve yağmur yağar.
·       Deccal yeryüzüne bitki yetiştirmesini emreder ve bitki yetişir.
·       Deccal’in yanında cennete benzeyen ama tabii ki gerçekten cennet olmayan bir şey vardır.
·       Deccal’in yanında cehenneme benzeyen ama tabii gerçekten cehennem olmayan bir şey vardır.
Mü’minler bu özellikleri gördükleri zaman Deccal’e inanmazlar. Çünkü mü’minler şunları bilmektedirler:
·       Allah’ın bir gözü kör değildir. Deccal’in ise bir gözü kördür ve iki gözünün arasında kafir yazmaktadır.
·       Yağmuru yağdıran, bitkiyi yetiştiren ve her şeyi idare eden Allah’tır. O’nun bu konuda hiçbir ortağı yoktur. Deccal bu işleri yine Allah’ın izniyle yapmaktadır.
·       Allah cenneti de cehennemi de bize âhirette gösterecektir, dünyada değil.
Böylece mü’minin imanı kuvvetlenir. Deccal’e kanmaz.

Fakat kafir kişi Deccal’e uyar. Çünkü o;
Dünyada Allah’a ibadet etmedi, O’nun güzel isimlerinin ve yücelik ifade eden sıfatlarının olduğunu kabul etmedi. Bu sebeple de Allah’ta Deccal’de olduğu gibi eksiklik ifade eden sıfatların bulunmayacağını düşünemez.
Kafir,  Deccal’in alnında yazan kafir kelimesini de okuyamaz. Deccal’in bir gözünün kör olduğunu ve ne kadar çirkin bir yüzünün bulunduğunu da fark edemez.
Ayrıca Deccal’in yaptığı şeyleri Allah’ın izniyle yaptığını düşünemez.
Böylece kafirin küfrü kuvvetlenir, Deccal’e uyar ve cehennemlik olur.
4.    Deccal Yeryüzünde Ne Kadar Kalacak?
Deccal yeryüzünde 40 gün kalacak:
·       Bu kırk günün bir günü bizim bir yılımız gibi olur.
·       Diğer bir günü bizim bir ayımız gibi olur.
·       Üçüncü günü de bizim bir haftamız kadar olur.
·       Kalan günler (37 gün) bizim normal gün­lerimiz kadar olur.
Böylece Deccal yeryüzünde 1 sene+1 ay+ 1 hafta+ 37 gün kalmış olur.
5.    Kendimizi Deccal’den Nasıl Koruruz?
Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) kendimizi Deccal’den koruyabilmemiz için bize çok büyük bir tavsiyede bulunmuştur:
a.     Her namazdan sonra şöyle dua ederiz:
“Allah’ım cehennem azabından, kabir azabından, kör Deccal ile imtihan edilmekten, hayat ve ölümün sıkıntısından Sana sığınırım.”
b.    Deccal’i gören kişi onun üzerine Kehf Sûresi’nin ilk âyetlerini okur. Bu âyetlerin meâli şöyledir:
1 - Hamd, o Allah'a aittir.
O, kulu (Muhammed'e) kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı.
2 - Onu dosdoğru (bir kitap) olarak (indirdi) ki
katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarsın
ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel bir ödül bulunduğunu müjdelesin.
3 - Onlar orada sürekli kalacaklardır.
4 - Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsın.
5 - Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır.
Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
6 - (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa,
 onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!
7 - Biz yeryüzündeki şeyleri süs olsun diye yarattık ki,
insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim.
8 - Şüphesiz biz, yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak yapacağız.
9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?
10 - O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler:
 "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu sıkıntıdan bir kurtuluş yolu hazırla."
Böylece kendimizi Deccal’in kötülüğünden koruyabiliriz.
6.    Hz. İsa Yeryüzüne Nasıl ve Nerede
İnecek?
Allah Hz. İsa’ya[16] (aleyhisselâm) yeryüzüne inmesini emreder ve o Şam’da Ümeyye Camisi’nin beyaz minaresine iner. Ellerini iki meleğin kanatlarına koymuş olur.
7.    Hz. İsa Yeryüzünde Ne Yapacak?
Hz. İsa yeryüzüne indikten sonra şunları yapar:
·       Deccal’i Beytü’l-Makdis’e yakın bir belde olan Lüdd kapısında öldürür.
·       Haç’ı kırar.
·       Domuzu öldürür.
·       Kafirleri öldürür ve onlardan cizye[17] kabul etmez.
·       Hacc ve umre yapar, Kabe’yi tavaf eder.

8.    Hz. İsa Yeryüzünde Ne Kadar Kalacak?
Hz. İsa yeryüzünde 40 yıl kalır. Sonra vefat eder ve Müslümanlar onun cenaze namazını kılar.
9.    Ye’cûc ve Me’cûc Kimdir?
Bunlar iki grup insandır. Daha önce yeryüzünde bozgunculuk çıkarmışlardır. Kıyamete yakın yine aynı şeyi yapacaklardır.
Ye’cûc ve Me’cûc kelimeleri ateş yanıp alevleri yükselirken çıkan ses anlamına gelir.
Onlar yeryüzünde sadece Allah’ın bildiği bir yerde, gerçek hükümdar Zülkarneyn’in yaptırdığı büyük bir seddin altındalar. Allah onları çıkarmak istediği zaman onlar bu seddi yıkmayı başarır ve yeryüzüne çıkarlar.
Onlar da Allah’ın insanlar için bir imtihanıdır ve kıyametin yaklaştığının işaretidir.

10.                       Ye’cûc ve Me’cûc Yeryüzünde Ne
  Yapacak?
Sevgili Çocuklar,
Bu iki topluluk yeryüzünde çok fazla bozgunculuk yapar.
Yerin altından çıktıkları zaman çok suyu bulunan ve çok büyük olan Taberiye gölüne gider  ve onun bütün suyunu içerler. Sonunda Filistin’de Mescid-i Aksa yakınındaki Hamr dağına varılar. Sonra “Biz yeryüzünde yaşayanları öldürdük, haydi şimdi de gökte yaşayanları öldürelim” derler. Bu sırada Allah Hz. İsa’ya onun ve mü’minlerin Tur Dağı’na çıkmasını emreder. Böylece bu iki topluluk mü’­minleri öldüremez.
11.      Ye’cûc ve Me’cûc Nasıl Yok Olacak?
Hz. İsa ve mü’minler Tûr dağına çıktıktan sonra Yecuc ve Mecuc’u yok etmesi için sürekli Allah’a dua ederler.
Bunun üzerine Allah onların üzerine küçük kurtçuklar gönderir. Kurtçuklar  onların enselerine yapışır, kanlarını emer ve hepsini de öldürür. Bu iki topluluk, sanki bir kişi gibi, bir anda yere yıkılır. Sonra Allah onların üzerine kocaman kuşlar gönderir ve bu kuşlar onların pis kokan leşlerini sadece Allah’ın bildiği bir yere taşır.
12.                       Dâbbe nedir?
Sevgili Çocuklar,
Yeryüzünde yürüyen her şeye dâbbe denir. Örneğin arabalar ve hayvanlar da dâbbedir. Burada bizim bahsettiğimiz ise Allah’ın kıyamet yaklaştığı zaman çıkaracağı dâbbedir.
Dâbbenin insanlarla konuşup onları yaklaşan bir azaba karşı uyaracağından başka bir bilgimiz yok. Dâbbenin nereden çıkacağını ve nereye gideceğini de bilmiyoruz. Bu konudaki bilgi Allah’ın katındadır.
13.                       Güneş Batıdan Doğduğu Zaman
  İnsanlar Ne Yapacaklar?
Allah’ın güneşe doğu yerine batıdan doğmasını emretmesi kıyamet alametlerindendir. Bu gerçekleştiği zaman Allah hiç kimsenin tövbesini kabul etmez.
İnsanların hepsi güneşin batıdan doğduğunu görünce Allah’a iman eder. Fakat Allah bu imanı kabul etmez. Çünkü Allah, insanların görmedikleri şeylere – yani gayba- inanmalarını istemektedir.
Allah şöyle buyurdu:
“(İnanmak için) illâ meleklerin,
veya Rabbinin,
ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar?
Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün,
daha önce iman etmemiş,
yahut imanında bir hayır kazanmamış kim­seye,
artık inanması bir fayda sağlamaz.[18]
Bu âyetten Allah’ın insanların güneşin batıdan doğması üzerine ettikleri imanı kabul et­meyeceği anlaşılıyor.
14.                        Bu İşaretlere Nasıl İnanırız?
Sevgili Çocuklar,
Kıyametin yaklaştığını gösteren bu işaretlerin mutlaka meydana geleceğine şüphe duymadan inanmalıyız. Çünkü bunları bize Allah ve Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bildirmişlerdir.
Öyleyse şunlara kesin olarak inanmalıyız:
·       Deccal’in çıkacağı doğrudur ve bu olacaktır.
·       Hz. İsa yeryüzüne inecek, Deccal’i ve do­muzu öldürecek, haçı kıracak, hac ve umre yapacak, 40 sene sonra vefat edecek ve Müslümanlar onun cenaze namazını kılacaklar.
·       Allah’ın ve Peygamber Efendimiz’in (sal­lâllâhu aleyhi ve sellem) haber verdiği gibi Ye­cuc ve Mecuc’un çıkacağı doğrudur.
·       Dâbbe çıkacak, insanlarla konuşacak ve onları yaklaşan azaba ve yok oluşa karşı uyaracaktır.
·       Allah’ın ve Peygamber Efendimiz’in (sal­lâllâhu aleyhi ve sellem) haber verdiği gibi Güneş batıdan doğacaktır.




KABİR AZABI VE KIYAMET GÜNÜNÜN ÖZELLİKLERİ


1.    Kabir Sorgusu Nedir?
Sevgili Çocuklar,
Allah mü’minleri de kafirleri de kabirde sorguya çeker. Bu sorgu üç sorudan oluşur. Soruları isimleri Münker ve Nekir olan 2 melek sorar. Sorular şunlardır:
a.     Rabbin kim?
b.    Dinin ne?
c.     Allah’ın size gönderdiği peygamber hakkında ne biliyorsun?
Bu sorulara sadece mü’min olan doğru cevap verebilir. Çünkü Allah onun bu sorulara doğru cevap vermesini istemektedir. İki melek “Rabbin kim?” diye sorduğunda mü’min şöyle cevap verir:
-        Rabbim Allah’tır. O’ndan başka ilah yoktur. O, birdir. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Doğurmamış, doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir.
Melekler “Dinin ne?” diye sorduklarında da şöyle der:
-        Dinim İslâm’dır.
Melekler “Allah’ın size gönderdiği peygam­ber hakkında ne biliyorsun?” dediklerinde de mü’­min şöyle cevap verir:
-        O Muhammed’dir. (sallâllâhu aleyhi ve sellem) O, Allah’ın hak ile gönderdiği peygamberdir. Allah ona insanlara tevhidi ve hayrı öğretsin, şirkten ve kötülükten uzaklaştırsın diye Kur’ân-ı Kerîm’i indirmiştir.
Kafir ise bu sorulara doğru cevap veremez. Çünkü Allah ona yardım etmez. Melekler ona “Rabbin kim?” dediklerinde o “Bilmiyorum” der. “Dinin ne?” dediklerinde o yine “Bilmiyorum” diyerek cevap verir. Melekler “Allah’ın size gönderdiği peygamber hakkında ne biliyorsun?” dediklerinde yine “Bilmiyorum” der. Melekler çok öfkelenirler ve ona şiddetli bir şekilde vururlar. İşte bu Allah’a, O’nun peygamberine ve İslâm Dini’ne inanmayan kafirin cezasıdır.
2.    Mü’min Kabirde Nasıl Yaşar?
Sevgili Çocuklar,
Allah’ı, Peygamber Efendimiz’i ve İslâm Di­ni'ni seven, Allah’ın emrettiklerini yapan, yasakladıklarından da kaçan kişi kabrinde çok mutlu huzurlu ve rahat bir şekilde yaşar. Cennete, ağaçlarına, nehirlerine, kuşlarına ve güzelliğine bakarak rahatlar. Bu, kıyamet gününe kadar böyle devam eder. Sonra Allah onu cennete koyar ve burada sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşar.
3.    Kafir Kabirde Nasıl Yaşar?
Kafirin kabirdeki hayatından Allah’a sığınırız. O, kabirde üzüntü, acı, azap ve sıkıntı içinde yaşar. Kabrinden cehenneme ve onun çirkinliğine bakar durur. Kıyamet günü gelince de Allah onu cehenneme atar ve sonsuza kadar orada en kötü hal içinde yaşar.
4.    Kendimizi Kabir Azabından Nasıl
Koruruz?
Sevgili Çocuklar,
Kendimizi kabir azabından kurtarmak için Allah için güzel ve hayırlı işler yapmalı, O’nun yasakladığı işlerden de kaçmalıyız.
Çocuklar,
Kur’ân’ı dikkatle ve özenle okuyun. Namaz­larınızı vaktinde kılın. Fakirlere yardım edin. Allah’ı anın. Hatalarınız için af isteyin. Allah’a çok dua edin.
Namaz kılmamak, yalan, dedikodu gibi Allah’ın hoşlanmadığı şeylerden uzak durun.
Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bize yaptığımız zaman kabir azabından kurtulmamıza sebep olacak bazı şeyler öğretmiştir:
·       Her namazdan sonra şöyle dua etmek:
“Allah’ım! Cehennem ve kabir azabından Sana sığınıyorum. Hayat ve ölüm sıkıntısından, Deccal ile imtihan olmaktan da Sana sığınıyorum.”
·       Mülk Sûresini ezberleyip anlamak
·       Kur’ân’ı ezberleyip öğrenmek. Çünkü Kur’an kendisini öğrenip anlayanı azaptan kurtarır.
5.    Sûre Üfürme:
Sûr büyük bir boynuzdur. İsrâfil isimli melek onu ağzına koymuş Allah’ın “üfle” emrini beklemektedir. İsrâfil sûra iki kere üfleyecektir:
a.     İlk üfleme: Yeryüzünde yaşayan insanlar bu sesi duyduklarında korkar ve ölürler.
b.    İkinci üfleyiş: Bu dirilme üfürüşüdür. Çünkü bundan sonra Allah ölüleri kabirlerinden çıkarır. Sonra herkes Allah’ın önüne hesap vermeye gider.
6.    Ba’s ve Haşr:
Ba’s: Kıyamet günü insanların diriltilmeleridir.
Haşr: Bütün yaratılmışların kıyamet gününde hesap vermek ve aralarında hüküm verilmesi için Allah’ın huzurunda toplanmalarıdır.
Allah ölüleri diriltir. Sonra herkes mahşer yerine doğru yürür. Allah’ın yarattığı tüm varlıklar orada toplanır.
Herkes Allah’ın huzurunda durur. Allah onları hesaba çeker ve mü’mini cennete, kafiri cehen­neme atar.
7.    Hesap:
Hesap Allah’ın kullarının amellerini değerlendirmesidir. Ameli güzel olan cennete, çirkin olan cehenneme girer.
Allah mü’min kulunu insanların önünde de­ğil yalnız başına hesaba çeker. Ona günahlarını bildirir. Mü’min de bunu kabul eder. Allah onun günahlarını gizler, affeder ve onu cennetine koyar.
Allah kafiri ise herkesin önünde hesaba çeker. Günahlarını ortaya döker ve gizlemez. Onu affetmez ve cehenneme atar.
En önce hesaba çekilecek olanlar Müslüman­lardır.
8.    Mîzan:
Allah kullarının amellerini kıyamet günün­de mizanda tartar.
Herkesin amelleri mutlaka tartılacaktır. Mi­zanı ağır ve çok olan cennete, hafif ve az olan ise cehenneme gider.
Mizanın iki kefesi vardır. Fakat biz ne mizanın ne de bu kefelerin şeklini biliyoruz. Fakat biz onun var olduğuna ve Allah’ın bildirdiği her şeye inanıyoruz.
9.    Suhuf:
Suhuf, sahîfe kelimesinin çoğuludur. Kayıt veya defter anlamına gelir.
Her insanın amel defteri vardır. Bu defterde dünyada yaptıkları iyi kötü bütün işler yaz­maktadır.
Kıyamet gününde herkes defterini alır. Def­­terini sağ eliyle alan kendisinin cennetlik olduğunu, sol eliyle alan da cehennemlik olduğunu anlar. Bu defterde büyük küçük, gizli açık bütün yapılanlar yer alır.
10.                        Havz:
Havz, içinde su toplanan yerdir. Buradaki havz Peygamber Efendimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem)  havzıdır. Burada cennetteki Kevser nehrinden akan su toplanmıştır. Allah. Kev­ser nehrini Peygamberimiz’e (sallâllâhu aleyhi ve sellem) vermiştir.[19]
Kıyamet günü Peygamber Efendimiz (sal­lâl­lâhu aleyhi ve sellem) havzının suyundan mü­­­ba­rek eliyle mü’minlere su içirir. Bu sudan içen­ler bir daha asla susamazlar.
11.                        Havzın Özellikleri:
Havzın özellikleri şunlardır:
a.     Uzunluğu da genişliği debir ay yürüme mesafesi kadardır.
b.    Havzdaki bardakların sayısı gökteki yıldızlar kadardır.
c.     Suyu sütten beyaz, lezzeti baldan tatlı, kokusu en güzel kokulardan bile güzeldir.
d.    Havzın suyu cennette bulunan Kevser nehrinden iki boru (kanal) ile dolmaktadır. Bu borulardan biri altın, diğeri gümüştür.
12.                        Sırat:
Sırat, yol demektir. Burada sırat kelimesi ile cehennem üzerine kurulmuş olan köprü ifade edilmektedir. Yani köprünün altında cehennem vardır. Cennete gitmek için bu köprünün üzerinden geçmek gerekmektedir.
13.                        Sıratın Özellikleri:
Sırat kıldan ince kılıçtan keskindir. Köprüdeyken ayaklar üstünde sabit durmak mümkün değildir. Sıratın üzerinde, günah işlemiş kötü işler yapmış olanları kapıp cehenneme atan çengeller vardır.
14.                        Herkes Sırat’tan Geçebilecek mi?
Sevgili Çocuklar,
Bu köprüden gerçek mü’min dışında kimse geçemez. Bu köprüden ilk geçecek olan da Peygamber Efendimiz’dir (sallâllâhu aleyhi ve sellem).
Kafirler, müşrikler ve günah işleyip isyan etmiş olanlar bu köprüden geçemezler. Çünkü köprünün üzerinde bulunan çengeller onları yakalar ve cehenneme atar.
İnsan dünyada ne kadar güzel işler yaptıysa âhirette sırattan o kadar çabuk geçer. Mü’­minlerden bazıları sıratı göz açıp kapayıncaya kadar, kimi rüzgar gibi, kimi de hızlı bir at gibi geçer.
15.                       Şefaat:
Şefaat bir kişinin yanında yer alıp, ona bir iyiliğin ulaşmasına veya onun bir kötülükten kurtarılmasına sebep olmaktır.
Örneğin: Baban seni cezalandırıp harçlığını kesmeye karar verse ve annen de araya girip babandan seni affetmeni istese, annen sana şefaat etmiş olur. Çünkü baban harçlığını kes­mesin diye uğraştı.
Bu örnekte annen seni bir zarardan kurtarmış oldu.
Sen harçlığının artırılmasını istesen ve annenden bu konuda babanla konuşmasını rica etsen, annen de senin bu isteğini kabul edip babanla konuşsa ve baban da harçlığını artırsa annen yine şefaatçi olmuş olur.  Çünkü harçlığın artana kadar babanla konuştu.
Bu örnekte annen sana bir hayrın ulaşmasına sebep oldu.
Sanırım çocuklar, bu örnekler sayesinde şefaatin manasını anladınız.
16.                        Şefaat Çeşitleri:
Kıyamet gününde 2 çeşit şefaat vardır:
a.    Peygamber Efendimiz’e (sallâllâhu aleyhi ve sellem) özel şefaat:
Bu şefaat mahşerde hesap görülmeden önce olur. Bütün yaratılmışlar Peygamber Efendimiz’in (sallâllâhu aleyhi ve sellem) yanına gelir ve ondan Allah katında, bu izdihamdan kurtulmaları için kendilerine şefaat etmelerini isterler.
Peygamber Efendimiz de Allah Teâlâ’nın arşına yönelir, önünde secde eder ve Allah’tan kullar arasında karar vermek için gelmesini ister. Bunun üzerine Allah Teâlâ da hüküm vermek için gelir.
b.    Genel şefaat:
Bu şefaat hem Peygamber Efendimiz’e (sal­lâllâhu aleyhi ve sellem) hem diğer peygamberlere ve mü’minlere aittir. Onlar Müslümanlardan günahkâr olanlara şefaat ederler. Sonunda Allah bu Müslümanları cehennemden çıkarır.
Çocuklar, bu şefaat kafirler veya müşrikler için değil, sadece Müslümanlar için geçerlidir.
Bu şefaatin geçerli olması mutlaka Allah’ın iznine bağlıdır. Ayrıca Allah’ın hem şefaat edenden hem de şefaat edilenden razı olması gerekir. Şefaat ancak Allah’ın izninden ve rızasından sonra geçerli olur.
17.                        Cennet:
Sevgili Çocuklar,
Cennet Allah’ın âhirette mü’minler için ha­zır­ladığı yerdir.
Allah gerçek mü’minleri cennete koyar ve orada nimet içinde ferah bir şekilde yaşamalarını sağlar.
18.                        Cennetin Özellikleri:
Kıymetli Çocuklar,
Cennet hem güzel hem de büyüktür. Orada nehirler, ağaçlar, kuşlar ve çeşit çeşit,  birbirinden güzel ve tatlı yiyecekler, içecekler vardır. Mü’min kişi cennette diğer mü’minlerle beraber Allah’ın yakınında yaşar.
Mü’min cennette yaşar ve orada asla hasta olmaz. Orada ne sıcağı ne de soğuğu hisseder. Orada ölüm de yoktur.
Cennette istediğiniz her şey vardır çocuklar. Hangi şeyi, ne zaman isterseniz isteyin bulunur. Orada hiçbir şey bitmez.
Cennetteki en güzel şey de Allah’ı görmektir çocuklar. Bu Allah’ın cennette mü’minlere verdiği en büyük nimettir.

19.                       Cehennem:
Cehennem Allah’ın âhirette kafirler, müşrikler ve isyankâr kullar için hazırladığı yerdir.
Allah bu kişilere azap etmek için onları cehenneme atar.
20.                        Cehennemin Özellikleri:
Cehennem, karanlık, çirkin ve kötü kokan bir yerdir. Orada insanı rahatlatacak hiçbir şey yoktur.
Orada kötü görünen ve pis kokan yiyecek ve içeceklerden başkası bulunmaz.
Orada yılanlar, ejderhalar, akrepler, demirden zincirler, kaynayan sular vardır. Bu sudan içenin yüzü ve karnı kavrulur.
Burada daha pek çok azap şekilleri hazırlanmıştır.
Cehennem halkı için en büyük azap da Allah’ı görememektir.

21.                        Cennet ve Cehennem Nerede?
Sevgili Çocuklar,
Allah’tan başka cennet ve cehennemin yerini bilen yoktur.
Fakat biz Allah’ın her ikisini de yaratıp kul­ları için hazırladığına gönülden inanıyoruz.
22.                        Cennet ve Cehenneme Girecekler:
Sevgili Çocuklar,
Cennete mü’minler, Müslümanlar, Allah’­tan gerektiği gibi korkup O’na gerektiği gibi saygı duyanlar, doğrular ve ihlas sahibi kişiler gi­recektir. Bu kişiler Allah’ı ve Peygamber Efen­­dimiz’i severler. Allah’ın ve Rasûlü’nün bü­tün emirlerini yaparlar, Allah’ın ve Rasûlü’­nün yasakladıkları her şeyden de uzak dururlar.
Bu kişiler ibadetlerini ve güzel amellerini sadece Allah için yaparlar. Onlar Allah taraftarıdırlar. Onlar Allah’ın sevdiği kişilerdir. Onlar cennet halkıdırlar. Sonsuza kadar da orada ka­lacaklar.
Cehenneme girecek olanlar ise kafirler, günahkârlar, müşrikler, isyankârlar, yalancılar ve düzenbazlardır. Onlar Allah’ı ve Peygamber Efendimiz’i sevmezler. Yasaklanan şeyleri yapar, emredilenlerden uzak dururlar.
Onlar her şeyi Allah’tan başkaları için yaparlar. Onlar şeytanın taraftarıdırlar. Onları şeytanı severler. Onlar cehenneme girecekler ve sonsuza kadar da orada kalacaklar.





MÜSLÜMAN ÇOCUĞA
SON NASİHAT


Sevgili Yavrum,
1.    Şunu iyi bil ki Allah seni kendisine ibadet ve kulluk etmen için yarattı. Öyleyse mutlaka Allah’a ibadet ve kulluk etmelisin.
2.    Allah bizden tevhid ehlinden olmamızı ister, müşriklerden değil.
3.    Gerçek Müslüman, Müslümanları ve mü’­minleri sever. Her zaman onlara yardım eder. Kafirleri sevmez ve onlara yardım da etmez. Çünkü kafirler Allah’ı ve Peygamber Efendimiz’i sevmiyorlar.
4.    Gerçek Müslüman Allah’ı her şeyin hakimi ve sahibi kabul eder. O’nun helal olduğunu bildirdiği şeyleri yapar. Haram dediği şeylerden de uzak durur. Bu hükmün Kur’an’da yer alması ile Peygamber Efendimiz’in sünnetinde bildirilmesi arasında hiçbir fark yoktur.
5.    Gerçek Müslüman İslâm’ın ne olduğunu bilir ve şartlarını yerine getirir.
6.    Gerçek mü’min imanın ne olduğunu bilir ve bunu uygular, şartlarını yerine getirir.
7.    İbadetlerini ve amellerini en güzel şekilde yapman gerek. Böylece her zaman Allah’ın kendilerini gördüğünü bilen muhsin kullardan olursun.
8.    Kıyamet alâmetlerine de inanmalısın.
9.    Gerçek mü’min kabir sorgusunun olduğuna inanır. Ayrıca sûr, dirilme, haşr, hesap, mi­zan, suhuf, havz, sırat, şefaat, cennet ve cehen­neme de inanır. Bütün bunların gerçek oldu­ğuna ve Allah ile Peygamber Efendimiz’in bil­­dirdiği şekilde olacağına hiç şüphe duymadan iman eder.




[1]    Zâriyat Sûresi’nin 56. âyeti.
[2]    İhlas Sûresi.
[3]    Tevekkül: Bir kişinin herhangi bir konuda üzerine düşeni yaptıktan sonra Allah’tan yardım beklemesidir. Örneğin dersini çalıştıktan sonra Allah’tan yardım bekleyip, başarılı olmayı isteyen öğrenci Allah’a tevekkül etmiş olur. Görevini yapmadan Allah’tan yardım istemek ise doğru bir davranış değildir.
[4]    Nisa Sûresi’nin 48. âyeti.
[5]    Âl-i İmran Sûresi’nin 28. âyeti.
[6]    Yusuf Sûresi’nin 40. âyeti.
[7]    Allah’a şirk koşan kişiye müşrik denir.
[8]    Bakara Sûresi’nin 43. âyeti.
[9]    Bakara Sûresi’nin 43. âyeti.
[10] Bakara Sûresi’nin 183. âyeti.
[11] Âl-i İmran Sûresi’nin 97. âyeti.
[12] Mahşer kıyamet gününde bütün insanların toplanacakları yerdir.
[13] Bu, sahîh bir hadistir.
[14] Hz. İsa’ya “Mesih” denmesinin sebebi mübarek elini hastalara sü­rerek (meshederek) onları iyileştirmesidir.
[15] Deccâl’e Mesih denmesi, kendisinden iyiliğin silinip alınması veya bir gözünün hiç yokmuş gibi tamamen silinmesi yani yüzünün bir tarafının dümdüz ve dolayısıyla kör olması, bazılarına göre ise çok gezmesi sebebiyledir.
[16] Hz. İsa (aleyhisselâm) herhangi bir insan gibidir. Fakat Allah onu peygamber seçmiş ve ona İncil isimli kutsal kitabı vermiştir. Hıristiyanların dedikleri gibi o Allah’ın oğlu veya Allah değildir.  Bu, şirktir, küfürdür ve büyük bir yalandır. Çünkü Allah Kur’an’da “De ki O Allah birdir. O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Doğurmamış, doğmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi değildir” buyurmuştur.
[17] Cizye: Müslümanların, İslâm Dini’ne girmeyi kabul etmeyen Yahudi ve Hıristiyanlardan aldıkları vergi.
[18] En’am Sûresi’nin 158. âyeti.
[19] Allah Kevser Sûresi’nde şöyle buyurmuştur: “Hiç şüphesiz biz sana kevseri verdik. Öyleyse sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl senin soyunun kesildiğini söyleyenlerin nesilleri devam etmeyecek (adları unutulacaktır).”