www.musluman.biz

10 Mart 2012 Cumartesi

Meleklerin İrade ve Seçme Haklar Var mıdır? Onlarda Günah İşleme ve Yaratıcı-larının Emrine Karşı Gelem Var mıdır?

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler

Meleklerin İrade ve Seçme Haklar Var mıdır? Onlarda Günah İşleme ve Yaratıcılarının Emrine Karşı Gelem Var mıdır?

Soru:

Benim sorum şu: Melekler, hür iradeleri ile zorlama olmaksızın mı Allah Azze ve Celle’ye itaat ediyorlar? Kardeşlerden bir tanesi bana meleklerin Allah Azze ve Celle’nin emirlerini yerine getirmede veya karşı gelmede hür iradeye ve seçme hakkına sahip olduğunu haber verdi. Lâkin onlar daima Allah’a itaati seçtiklerini söyledi. Onların hür iradeye sahip olduklarına dair getirdiği deliller ise şunlardır: Bakara Suresi’nin 30. âyeti. Melekler bir zorlama olmaksızın, Allah’tan onların konuşmaları için bir emir gelmeksizin konuştular. Bana getirdiği bir başka delil de Cibril aleyhisselamın, Firavun’un ağzını doldurması hadisi. O bu konuda şöyle dedi: Cibril aleyhisselam böyle yaptı. Çünkü O, Allah’ın rahmetinin Firavun’a ulaşmasından korktu. Cibril aleyhisselam ise Allah Azze ve Celle tarafından böyle bir şey ile görevlendirilmemişti. Bunlardan başka mantıki bir delil daha getirdi: Şayet melekler kukla veya bir robot gibi ise, o takdirde övgüyü hak eden bir durumda olmazlar. Ben bu soruyu size yönelttim. Çünkü Şeyh Ömer Süleyman el-Eşkar, melekler hakkında yazmış olduğu kitabında, meleklerin, Allah’a isyanda kudretlerinin olmadığını yazmıştır. İmam Suyûtî, “el-Habâik fî Ahbâril-Melâik” adlı kitabından bunu tekrar ettiği gibi. Orada şöyle demektedir: “Muhakkak ki melekler masumdurlar. (Yani günahtan beridirler.) Sahabi olan Abdullah ibnu Selâm’ın rivayetinde meleklerin hür iradelerinin olmadığı açıklanmıştır. (Hâkim: “Mustedrek es-Sahihayn” Zehebi de O’na muvafakat etmiştir.) Kurân ve Sünnet ışığında bu konuyu geniş bir şekilde açıklamanızı rica ediyorum. Bu iki görüşten hangisi sahih/doğru olan görüştür?

Cevap:

Hamd, Allah’a mahsustur.

Birinci Olarak:

Allah’a imanın rükünlerinden biri de Mukarreb Meleklere iman etmektir.

Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:

( كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَارِزًا يَوْمًا لِلنَّاسِ فَأَتَاهُ جِبْرِيلُ فَقَالَ : مَا الْإِيمَانُ ؟ قَالَ : الْإِيمَانُ : أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَبِلِقَائِهِ وَرُسُلِهِ وَتُؤْمِنَ بِالْبَعْثِ ، قَالَ : مَا الْإِسْلَامُ ؟ قَالَ : الْإِسْلَامُ : أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ وَلَا تُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤَدِّيَ الزَّكَاةَ الْمَفْرُوضَةَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ ، قَالَ : مَا الْإِحْسَانُ ؟ قَالَ : أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ ، فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ )

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashabının arasında otururken Cibril aleyhisselam geldi ve:
-İman nedir? diye sordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"İman, Allah’a, Meleklerine, Allah’a kavuşmaya Peygamberleri-ne ve öldükten sonra diriltileceğine inanmandır." buyurdu. Cibril aleyhisselam:
-İslam nedir? dedi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"İslam, yalnızca Allah’a ibadet edip, hiçbir şeyi O’na ortak kılmaman, namazı dosdoğru kılman, farz olan zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır " buyurdu.
Cibril aleyhisselam:
-İhsan nedir? diye sordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Sanki O’nu görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Her ne kadar sen Allah’ı göremiyorsan da O seni görür." buyurdu. (Buhari: 50, Muslim: 9)
Bunun için (12610) numaralı sorunun cevabına bak. Orada melekler hakkında inanılması gereken hükümler açıklanmıştır.
İkinci Olarak:
Melekler, Allah’ın yarattıklarından mahlûkturlar. Kullarından olan kullarıdırlar. İbadet etme üzere yaratılmışlardır. İbadet etme, onların yaratılışlarında yani fıtratlarında mevcut olan bir olgudur. Buna dair Kitab ve Sünnette birçok deliller vardır. Onlardan bazıları şunlardır:
﴿لا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
 « Emrettikleri şeylerde Allah'a isyan etmeyen ve yalnız emrolunduklarını işleyen melekler vardır. » (Tahrim: 66/6)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
﴿يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
« Üstlerindeki Rablarından korkarlar ve yalnız emrolunduklarını yaparlar. » (Nahl: 16/50)
Kurtubi, Harut ve Marut kıssasını ve o ikisinin ehli kitap kısslarındaki rivayetleri zikrettikten ve oların, Allah’ın onlara şehveti yerleştirdikten sonra masiyette vuku bulduklarını anlattıktan sonra şöyle dedi:
“Bunların hepsi de zayıftır. İbnu Ömer ve başkasından uzaktır ve ondan bir şey sahih değildir. Bu, "melekler, kendi vahyini teslim ettiği güvenilir kulları ve peygamberlere gönderdiği elçileridir" kaidesinin kabul etmediği bir sözdür. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
﴿لا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
 « Emrettikleri şeylerde Allah'a isyan etmeyen ve yalnız emrolunduklarını işleyen melekler vardır. » (Tahrim: 66/6)
﴿بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ . لا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ
« Hâşâ. Onlar, ikram edilmiş kullardır. Sözleriyle O'nun önüne geçmezler ve yalnız O'nun emriyle amel ederler. » (Enbiyâ: 21/26,27)
﴿يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لا يَفْتُرُونَ
« Gece ve gündüz usanmadan (O'nu) tesbih ederler. » (Enbiyâ: 21/20)
Akla gelince: Meleklerin isyan ettikleri, üzerlerine yüklenen görevlere muhalefet ettikleri, onlarda şehvetin yaratılması, onların peygamberlerden, velilerden, faziletli kimselerden ve âlimlerden korkmaları, bunların hepsi de doğru değildir.”
[Kurtubi Tefsiri: 2/52]
Yani, onlardan masiyet vuku bulması sahih değildir.
İbnu Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:
“Melek lafzı, başkasının emrini yerine getiren elçi olduğunu idrak etmektir. Onların emirden yana bir kudretleri yoktur. Bilakis emir, Kahhâr olan Allah’a aittir. Onlar Allah’ın emirlerini yerine getirirler.
﴿لا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ . يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلا يَشْفَعُونَ إِلا لِمَنِ ارْتَضَى وَهُمْ مِنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ
« Sözleriyle O'nun önüne geçmezler ve yalnız O'nun emriyle amel ederler. Allah, onların önlerindekini de bilir, arkalarındakini de. Rıza gösterdiği kimselerden başkasına şefaat edemezler; O'nun korkusundan titrerler. » (Enbiya: 21/27,28)
﴿يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
« Üstlerindeki Rablarından korkarlar ve yalnız emrolunduklarını yaparlar. » (Nahl: 16/50)
﴿لا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
 « Emrettikleri şeylerde Allah'a isyan etmeyen ve yalnız emrolunduklarını işleyen melekler vardır. » (Tahrim: 66/6)
Onlar, ancak Allah’ın emri ile inerler. O’nun izni olmadan hiçbir şey yapmazlar. Onlar, Allah’ın ikram edilmiş kullarıdır. Onlardan kimileri saf saf durmuştur, kimileri de Allah’ı tesbih etmektedir. Onlardan her birinin belli bir makamları, yolları vardır. Kendilerine verilen görevi eksiksiz yerine getirirler. Onların en yüceleri, Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın yanında olanlardır. Onlar, Allah’a kulluk etmekten büyüklenmezler, yorulmazlar, Allah Azze ve Celle’yi gece gündüz durmadan tesbih ederler.”
[İğâsetul-Lehfân: 2/127]
Bu manayı kuvvetlendiren şeylerden bir tanesi de Allah Azze ve Celle’nin meleklerden, günah, masiyet ve hevaya davet eden şehvet duygusunu onlardan kaldırmasıdır.
Şeyhul-İslam İbnu Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:
“İlim ehlinden Ebu Bekir Abdulaziz ve başkasının dedikleri gibi: Melekler için şehvet olmaksızın akıl yaratılmıştır. Hayvanlar için akıl olmaksızın şehvet yaratılmıştır. İnsan için ise akıl ve şehvet yaratılmıştır. Her kimin aklı, şehvetine galip gelirse, o, meleklerden daha hayırlıdır. Her kimin de şehveti, aklına galip gelirse, o zaman hayvanlar ondan daha hayırlıdır.”
[Memû’ul-Fetâvâ: 15/428,429]
Şeyh Muhammed Emin Şankîtî -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:
“İblisin aslı meleklerden değildir” diyen kimsenin hücceti, iki emri içine alır: Biricisi: İblisin yapmış olduğu küfürden, meleklerin masum olmaları. Allah Azze ve Celle’nin onlar hakkında buyurduğu gibi:
﴿لاَّ يَعْصُونَ الله مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
«Emrettikleri şeylerde Allah'a isyan etmeyen ve yalnız emrolunduklarını işleyen melekler vardır. » (Tahrim: 66/6)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
﴿لاَ يَسْبِقُونَهُ بالقول وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ
« Sözleriyle O'nun önüne geçmezler ve yalnız O'nun emriyle amel ederler. » (Enbiyâ: 21/27)
[“Edvâul-Beyân”: 3/356, Bkz: “Mecmû’ul-Fetâvâ Şeyh Useymin”: 1/233)]
Üçünü Olarak:
Meleklerin günah işlemekten masum olduklarının manası, onların seçme haklarının olmadığı veya itaatte herhangi bir güç ve seçme hakkı olmaksızın hareket ettikleri ve onların bu konuda kukla ve robot gibi oldukları manasına gelmez. Tıpkı soruda geldiği gibi. Allah’ın melekleri böyle bir makamdan uzaktır. Bilakis Allah Azze ve Celle onları övmüş ve onların günah işlemekten uzak olduklarını zikretmiştir. Şu da bilinmelidir ki, itaate kudret ve seçme hakkı olmayan bununla övülmez. Her ikisine de güç yetirebilen övülür. Allah Azze ve Celle’nin insanlar içinden seçtiği nebi ve resulleri icma ile küfür, yalan ve her türlü kötülükten masumdurlar. Bu ise, onların iman ve küfre güç yetiremedikleri manasına gelmez. Veya da onarlın itaat ve imandan yana yaptıkları seçme hakkı ile yapmadıkları manasına gelmez. Veya da onarlın, küfür ve her türlü kötülüğü ihtiyarları ile terk ettikleri manasına gelmez. Bilakis onlar, bunlarda seçme hakkına sahiptirler ve bütün halleri ile Allah Azze ve Celle’nin tevfikinin kemali ile bunun zıddından masumdurlar. İşte Allah’ın ikramda bulunduğu melekleri böyledir: Allah Azze ve Celle onları bütün zaman ve hallerinde itaate muvaffak kılmıştır, her türlü kötülükten masum kılmıştır. Lakin bu, bunu seçmede ve bunda övülmüş olmadıkları manasına gelmez. Tıpkı şeytanların bütün hallerinde başarısız oldukları gibi. Onlar, itaatı ve imanı seçmezler. Onların buna kudretleri olmaları ile beraber bunu yapmazlar. Onlar, üzerinde bulundukları küfür ve isyanda yerilmişlerdir. Onlar, fiili ve ihtiyarı üzere ceza göreceklerdir.
İmam İbnu Hazm -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:
“Bazı aptallar şöyle dediler: Melekleri hava ve rüzgâr mesabesindedirler. (Yani onların seçme hakları yoktur.)”
Ebu Muhammed (yani İbnu Hazm) şöyle dedi:
“Bu söz yalan, saçma ve deliliktir. Çünkü melekler Kurân ve Sünnetin, melekleri ikrar eden çeşitli dinlere mensup kişilerin tamamının icması ile onlar, ibadet eden akıl sahibi kimselerdir. Yasak ve emirlere muhataptırlar. Akıl etmeyen ve ibadet etmekle mükellef olmayan hava ve rüzgâr değildir. Hava ve rüzgârın ise seçim hakkı yoktur ve Allah’ın emri altındadır.” (İbnu Hazm’ın sözleri burada bitti.)
[İbnu Hazm “el-Faslu fil-Milel vel-Ehvâi ven-Nihal” 5/17]
Şeyh Ömer el-Eşkar –Allah onu korusun- şöyle dedi:
“Şöyle diyebiliriz: Melekler insanların mükellef tutuldukları şeylerin aynısı ile mükellef tutulmazlar. Ancak, mutlak olarak mükellef olmadıkları sözleri, kabul edilmeyen bir sözdür. Melekler, ibadet ve itaat etmek ile emrolunmuşlardır.
﴿يَخَافُونّ رَبَّهُم مِنْ فَوْقِهِم وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
« Üstlerindeki Rablarından korkarlar ve yalnız emrolunduklarını yaparlar. » (Nahl: 16/50)
Âyette geldiği gibi onlar Rablerinden korkarlar. Korku ise dînî sorumluluklardan birisidir. Bilakis bu, kulluğun en yüce çeşitlerinden birisidir. Onlar hakkında Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu gibi:
﴿وَهُمْ مِن خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ
« Onlar, O'nun korkusundan titrerler. » (Enbiya: 21/28)
[Âlemul-Melâiketil-Ebrâr: sy.21]
Hiç şüphe yok ki, sorumluluk; akıl, kudret ve seçmenin (ihtiyar) bir alt bölümüdür. İmam İbnu Hazm -Allah ona rahmet etsin- içinde oldukları itaat üzere seçme hakkına sahip olduklarına dair icmayı naklettiği ispat olmuştur. Onlar, emir ve yasakla muhataptırlar. Onlar, bunda kudret sahibidirler. Allah’ın tevfiki onlar için devam etmiştir. Onlar, onda Rablerine masiyeti seçmezler.
Buna delalet eden daha önce zikredilenlerle beraber deliller şunlardır:
1-      Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
﴿لاَّ يَعْصُونَ الله مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
«Emrettikleri şeylerde Allah'a isyan etmeyen ve yalnız emrolunduklarını işleyen melekler vardır. » (Tahrim: 66/6)
Âsî olan (isyan eden bir kimse) masiyeti bilerek yapmadığı müddetçe bu isim ile isimlenmez. Emri terk etmekte böyledir. Şayet melekler, tabiatları gereği bundan aciz olsalardı, emredilen fiilleri yapmaları ile masiyeti yapmaktan aciz olmalarından dolayı isimlendirdiği ile Allah oları övmezdi.
2- İbnu Abbas’ın -Allah ondan ve babasından razı olsun- rivayet ettiği hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
أَتَانِي رَبِّي فِي أَحْسَنِ صُورَةٍ – أي : في المنام - فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ ، قُلْتُ : لَبَّيْكَ رَبِّ وَسَعْدَيْكَ ، قَالَ : فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلَأُ الْأَعْلَى ؟ قُلْتُ : رَبِّ لَا أَدْرِي.
"Rabbim bana en güzel surette geldi (yani rüyamda) ve dedi ki: “Ey Muhammed!” Ben de dedim ki: Buyur ey Rabbim, emrine amadeyim! Buyurdu ki Allah Azze ve Celle: “Melekler hangi şeyde münakaşa ediyorlar?” Ben de: Bilmiyorum Rabbim, dedim.”
Bunu Allah Azze ve Celle’nin şu kavli güçlendirmektedir:
﴿مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَأِ الْأَعْلَى إِذْ يَخْتَصِمُونَ
«Meleklerin münakaşa ettiği konu hakkında benim bir ilmim yoktu.» (Sad: 38/69)
Allah Azze ve Celle burada meleklerin münakaşa ettiğini ispat etmektedir. O ise, hadiste zikredilen bazı meselelerde kendi aralarındaki cedelden yana meydana gelendir. Münakaşa ettikleri şeyler de dereceler ve kefaretlerdir.
Bu hadisin açıklaması için (1863) numaralı sorunun cevabına akın.
3- Yüz kişiyi öldürüp sonra da tövbe eden kimsenin zikredildiği hadis. O adam öldüğü zaman rahmet melekleri ile azap melekleri birbirleriyle münakaşa etmiş, sonra da Allah Azze ve Celle onların arasında hüküm vermesi için bir melek göndermiştir.
Bu hadisin açıklaması için (65621) numaralı sorun cevabına bakın.
Onların bir kukla veya robot oldukları iddiası ise sıhhatten arınmış bir sözdür. Hakikatten uzak ve ilmi gerçeğe aykırıdır. İbnu Hazm’ın: “Bu, aptalca bir yalandır” sözü ile onları vasfetmesi, ne kadar da doğrudur!
Bilakis onlar, Allah’ın ikram ettiği kullarıdırlar. Onların iradeleri vardır, onların farklı taatleri vardır, onların çeşitli ibadetleri vardır. Hiçbir zaman asla Allah’a isyan etmezler.
Dördüncü Olarak:
Soru soranın sorusunda işaret etmiş olduğu Abdullah ibnu Selâm’ın hadisine gelince; hadisin metni şu şekildedir:
عَنْ بِشْر بنِ شَغَافٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلامٍ ، قَالَ : وَكُنَّا جُلُوسًا فِي الْمَسْجِدِ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ، فَقَالَ : إِنَّ أَعْظَمَ أَيَّامِ الدُّنْيَا يَوْمُ الْجُمُعَةِ ، فِيهِ خُلِقَ آدَمُ ، وَفِيهِ تَقُومُ السَّاعَةُ ، وَإِنَّ أَكْرَمَ خَلِيقَةِ اللَّهِ عَلَى اللَّهِ أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم ، قَالَ : قُلْتُ : يَرْحَمُكَ اللَّهُ ، فَأَيْنَ الْمَلائِكَةُ ؟ قَالَ : فَنَظَرَ إِلَيَّ وَضَحِكَ ، وَقَالَ : يَا ابْنَ أَخِي ، هَلْ تَدْرِي مَا الْمَلائِكَةُ ؟ إِنَّمَا الْمَلائِكَةُ خَلْقٌ كَخَلْقِ السَّمَاءِ وَالأَرْضِ ، وَالرِّيَاحِ ، وَالسَّحَابِ ، وَسَائِرِ الْخَلْقِ الَّذِي لاَ يَعْصِي اللَّهَ شَيْئًا .
Abdullah ibnu Selam -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Bizler Cuma günü Mescid’de oturmakta idik. O esnada Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dünya günlerinin en yücesi Cuma günüdür. O günde Âdem yaratıldı, o gün Kıyamet kopacaktır. Allah’ın yarattıkları içinde en değerlisi Ebul-Kâsim sallallahu aleyhi ve sellemdir.” Ben dedim ki: Allah sana rahmet etsin, melekler nerede? Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana doğru baktı ve güldü. Şöyle buyurdu: “Ey kardeşimin oğlu! Meleklerin ne olduğunu bilir misin? Melekler, ancak, gök ile yer, rüzgâr, bulutlar ve diğer yaratılmışlar gibi Allah’a hiçbir şeyde isyan etmeyen varlıklardır.”
[Hâkim “Mustedrek” 4/612, Beyhâki “Delâilun-Nubuvve” 5/485, “Şu’abul-Îmân” 1/309 No: 148]
Görüldüğü gibi bu hadis, Abdullah ibnu Selâm’ mevkuftur. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme merfu değildir. Bunda, muhalefet edenin sözünü teyid eden bir kati’lik yoktur. Bilakis ihtimal vardır. Diğer bir ihtimal de, o, meleklerden -Allah’ın selamı onların üzerine olsun- masiyet sudûr etmediğini söylemek istiyor. Bununla beraber melekler, Allah’ın kendilerine verdiği emri yerine getirirler. Tıpkı göğün ve yerin Allah Azze ve Celle’nin emirlerini yerine getirdiği gibi. Bu ise daha anlattığımıza uygundur. Bunun manası, onların iradelerinin olmadığı değildir. Daha önce Kurân ve Sünnette delilleri geçtiği gibi. Kat’i bir şekilde bu deliller göstermiştir ki meleklerin irade ve seçme hakları vardır. Bu mesele, İbnu Hazm’ın üzerinde icma olduğunu aktardığı gibidir.
Allah, en iyi bilendir.